İLK YARDIM SORULARI 5
1.Solunumun değerlendirilmesi nasıl yapılır?
a) Ağız ve buruna ayna tutulur
b) Islak bir parmak Hasta/Yaralının ağız ve burnuna yaklaştırılır
c) Kulağımızı Hasta / Yaralı nın göğsüne dayayıp dinlenir
d) Bak-dinle hisset yöntemi ile
CEVABI GÖR
Doğru Cevap: d) Bak-dinle hisset yöntemi ile
Açıklama: Solunum Değerlendirmesinde “Bak-Dinle-Hisset” Yöntemi
İlk yardımda solunumun varlığı ve etkinliği, doğru ve güvenilir bir yöntemle hızlıca değerlendirilmelidir. Uluslararası ilk yardım kılavuzlarında ve eğitimlerinde bu amaçla kullanılan standart yöntem “Bak-Dinle-Hisset” yöntemidir.
- a) Ağız ve buruna ayna tutulur: Bu yöntem, halk arasında biliniyor olsa da, modern ilk yardım kılavuzlarında önerilen bir değerlendirme yöntemi değildir. Acil durumlarda pratik değildir ve her zaman doğru sonuç vermeyebilir.
- b) Islak bir parmak hasta/yaralının ağız ve burnuna yaklaştırılır: Bu da güvenilir bir yöntem değildir ve standart ilk yardım uygulamaları arasında yer almaz.
- c) Kulağımızı hasta/yaralının göğsüne dayayıp dinlenir: Bu yöntem, akciğer seslerini dinlemek için tıbbi bir muayene yöntemi olabilir ancak acil ilk yardımda solunumu değerlendirmek için tek başına yeterli ve hızlı bir yöntem değildir. Aynı zamanda kulakta ses duyulsa bile göğsün hareket edip etmediği veya hava akışı olup olmadığı anlaşılamaz.
- d) Bak-dinle hisset yöntemi ile: Bu ifade **doğrudur**. Bu yöntem, solunumun varlığını ve kalitesini değerlendirmek için kullanılan standart ve güvenilir bir ilk yardım yöntemidir ve aşağıdaki adımları içerir:
- **BAK:** Hastanın göğsüne ve karnına bakarak solunum hareketlerini (inip kalktığını) gözlemleyin.
- **DİNLE:** Kulağınızı hastanın ağzına ve burnuna yaklaştırarak solunum seslerini (nefes alıp verme sesini) dinleyin.
- **HİSSET:** Yanağınızı hastanın ağzına ve burnuna yakın tutarak nefes akışını (soluğun sıcaklığını veya nemini) hissetmeye çalışın.
Özetle, solunumun değerlendirilmesi için en doğru, kapsamlı ve uluslararası kabul görmüş ilk yardım yöntemi “Bak-Dinle-Hisset”tir.
2. Aşağıdakilerden hangisi kafatası ve omurga yaralanması nedenlerinden değildir?
a) Spor ve iş kazaları
b) Şeker hastalığı
c) Otomobil kazaları
d) Yıkıntı altında kalma
CEVABI GÖR
Doğru Cevap: b) Şeker hastalığı
Açıklama: Kafatası ve Omurga Yaralanmalarının Nedenleri
Kafatası ve omurga yaralanmaları, genellikle yüksek enerjili travmalar veya düşmeler sonucu meydana gelen ciddi ve hayatı tehdit eden durumlardır. Bu tür yaralanmalar doğrudan fiziksel kuvvetle ilişkilidir.
- a) Spor ve iş kazaları: Bu ifade **doğrudur**. Yüksekten düşme, spor dallarında (binicilik, jimnastik, dalış vb.) veya inşaat gibi riskli iş kollarında meydana gelen düşmeler ve darbeler, kafatası ve omurga yaralanmalarına yol açabilir.
- b) Şeker hastalığı (Diabetes Mellitus): Bu ifade **yanlıştır**. Şeker hastalığı (diyabet), kan şekeri regülasyonunda bir bozukluktur ve sinir hasarı (nöropati), böbrek yetmezliği, kalp hastalığı gibi kronik komplikasyonlara yol açabilir. Ancak, **doğrudan kafatası veya omurga yaralanması nedeni değildir.** Diyabetin neden olduğu sinir hasarı, denge bozukluğuna yol açarak düşme riskini artırabilir, ancak doğrudan bir yaralanma nedeni değildir.
- c) Otomobil kazaları: Bu ifade de **doğrudur**. Trafik kazaları, kafatası ve omurga yaralanmalarının en sık görülen nedenlerinden biridir. Ani darbe, çarpma veya savrulma, omurgaya ve kafatasına ciddi kuvvet uygulayarak hasara yol açabilir.
- d) Yıkıntı altında kalma: Bu ifade de **doğrudur**. Deprem, bina çökmesi gibi felaketlerde yıkıntı altında kalmak, ezilme, sıkışma ve doğrudan darbe nedeniyle kafatası ve omurga yaralanmalarına yol açan önemli bir risk faktörüdür.
Özetle, kafatası ve omurga yaralanmaları genellikle fiziksel travma sonucu meydana gelirken, şeker hastalığı kronik bir metabolik hastalıktır ve doğrudan bir travmatik yaralanma nedeni değildir.
3. Aşağıdakilerden hangisi koma nedeni değildir?
a) Düşme veya şiddetli darbe
b) Zehirlenme
c) Aşırı alkol, uyuşturucu
d) Sıcak ,yorgunluk
CEVABI GÖR
Doğru Cevap: d) Sıcak, yorgunluk
Açıklama: Koma Nedenleri ve Bilinç Kaybı
Koma, beynin normal işlevlerini yerine getiremediği, derin ve uzun süreli bilinç kaybı durumudur. Genellikle ciddi bir sağlık sorununun veya travmanın sonucudur. Şıklarda verilen “sıcak, yorgunluk” doğrudan komaya neden olmaz; bunlar daha hafif durumların (örneğin sıcak bitkinliği, basit yorgunluk) nedenleridir.
- a) Düşme veya şiddetli darbe: Bu ifade **doğrudur**. Özellikle kafa bölgesine alınan şiddetli darbeler, beyin sarsıntısı, beyin kanaması veya beyin ödemi gibi durumlara yol açarak komaya neden olabilir.
- b) Zehirlenme: Bu ifade de **doğrudur**. Çeşitli zehirli maddeler (kimyasallar, ilaçlar, karbon monoksit vb.) merkezi sinir sistemini etkileyerek komaya yol açabilir.
- c) Aşırı alkol, uyuşturucu: Bu ifade de **doğrudur**. Aşırı miktarda alkol veya uyuşturucu madde kullanımı, beyin fonksiyonlarını baskılayarak derin bilinç kaybı ve komaya neden olabilir.
- d) Sıcak, yorgunluk: Bu ifade **yanlıştır**. Aşırı sıcak veya fiziksel yorgunluk, kişide halsizlik, bitkinlik, baygınlık hissi veya hatta sıcak bitkinliği gibi durumlara yol açabilir. Ancak, **doğrudan komaya neden olmazlar.** Koma, genellikle vücudun yaşamı tehdit eden daha ciddi bir durumdan kaynaklandığını gösterir (örneğin sıcak çarpması, ki bu yorgunluktan çok daha ciddidir ve komaya yol açabilir, ancak şıkta sadece “sıcak” ve “yorgunluk” denilmiştir). “Sıcak çarpması” denilseydi koma nedeni olabilirdi, ancak sadece “sıcak” genel bir ifade olup, yorgunlukla birlikte doğrudan komaya işaret etmez.
Özetle, koma gibi ciddi bir bilinç kaybı durumu, genellikle ciddi travma, zehirlenme veya madde kullanımı gibi hayati tehlike arz eden durumların bir sonucudur; basit sıcak veya yorgunluktan kaynaklanmaz.
4. Aşağıdakilerden hangisi suda boğulmalarda yapılan ilkyardımda yanlıştır?
a) Kendimizin can güvenliğini sağlamalıyız.
b) Hastanın akciğerlerindeki suyu çıkartmalıyız
c) İlkyardımcı tek değilse bilinç kontrolünden sonra hemen 112 aranmalı
d) İlk yardımcı tekse 5 tur kalp masajı ve suni solunumdan sonra 112 aramalı
CEVABI GÖR
Doğru Cevap: b) Hastanın akciğerlerindeki suyu çıkartmalıyız
Açıklama: Suda Boğulmalarda İlkyardım ve Yanlış Uygulamalar
Suda boğulma vakalarında ilk yardımın temel amacı, kişiyi güvenli bir şekilde sudan çıkarmak, yaşamsal fonksiyonlarını değerlendirmek ve Temel Yaşam Desteği’ne (TYD) başlamaktır. Akciğerlerdeki suyu çıkarmaya çalışmak, hem gereksiz hem de tehlikeli bir uygulamadır.
- a) Kendimizin can güvenliğini sağlamalıyız: Bu ifade **doğrudur**. İlkyardımda her zaman ilk kural, kendi can güvenliğinizi sağlamaktır. Boğulma tehlikesi olan bir suya, eğitiminiz ve ekipmanınız yoksa girmemelisiniz. Uzatma, atma veya kürek çekme gibi yöntemlerle yardım etmeye çalışmalısınız.
- b) Hastanın akciğerlerindeki suyu çıkartmalıyız: Bu ifade **yanlıştır ve kesinlikle yapılmaması gereken bir uygulamadır!** Boğulma vakalarında akciğerlerdeki su miktarı genellikle çok azdır ve asıl sorun suyun kendisi değil, solunum yollarının tıkanması ve oksijen yetersizliğidir. Hastayı baş aşağı çevirerek veya karnına bastırarak su çıkarmaya çalışmak, değerli zaman kaybına neden olur, kusmaya ve kusmuğun solunum yoluna kaçmasına (aspirasyon) yol açarak durumu daha da kötüleştirebilir. Odaklanılması gereken, solunumu ve dolaşımı sağlamaktır.
- c) İlkyardımcı tek değilse bilinç kontrolünden sonra hemen 112 aranmalı: Bu ifade **doğrudur**. Eğer birden fazla ilk yardımcı varsa, bir kişi hastanın durumunu değerlendirirken diğer kişi hemen 112 Acil Çağrı Merkezi’ni aramalıdır.
- d) İlk yardımcı tekse 5 tur kalp masajı ve suni solunumdan sonra 112 aramalı: Bu ifade de **doğrudur**. Özellikle çocuklarda ve boğulma gibi solunum kaynaklı acil durumlarda, tek ilk yardımcı önce 5 kurtarıcı nefes ve ardından 5 tur (yaklaşık 2 dakika) Temel Yaşam Desteği (30 kalp masajı, 2 suni solunum) uyguladıktan sonra 112’yi aramalıdır. Bu, beyne oksijen gitmesini sağlamak için kritik öneme sahiptir.
Özetle, suda boğulma vakalarında en önemli ilk yardım, hastayı güvenli bir yere almak ve derhal Temel Yaşam Desteği’ne (solunum ve kalp masajı) başlamaktır. Akciğerlerdeki suyu çıkarmaya çalışmak yanlış ve tehlikeli bir uygulamadır.
5. Aşağıdakilerden hangisi solunum değerlendirmesi ile ilgili olarak yanlıştır?
a) Hastanın solunumu 5 saniye süre ile değerlendirilir
b) Solunumu hastanın ağız ve burnuna kulağımızı yaklaştırarak dinleriz
c) Solunum için hastanın nabzına bakılır
d) Kişi yanağınla nefesi hissetmeye çalışır
CEVABI GÖR
Doğru Cevap: c) Solunum için hastanın nabzına bakılır
Açıklama: Solunum Değerlendirmesi ve “Bak-Dinle-Hisset” Yöntemi
İlk yardımda solunumun varlığını ve etkinliğini değerlendirmek için kullanılan standart ve güvenilir yöntem “Bak-Dinle-Hisset” yöntemidir. Nabız kontrolü ise dolaşımın değerlendirilmesi için yapılır, solunum için değil.
- a) Hastanın solunumu 5 saniye süre ile değerlendirilir: Bu ifade **doğrudur**. Solunumun değerlendirilmesi, en az 5 saniye, en fazla 10 saniye süreyle yapılmalıdır.
- b) Solunumu hastanın ağız ve burnuna kulağımızı yaklaştırarak dinleriz: Bu ifade **doğrudur**. “Bak-Dinle-Hisset” yönteminin “Dinle” aşamasını oluşturur. Solunum seslerini (nefes alıp verme) duymak için kulak ağız ve buruna yaklaştırılır.
- c) Solunum için hastanın nabzına bakılır: Bu ifade **yanlıştır**. Nabız, dolaşım sisteminin (kalp atışlarının) bir göstergesidir. Solunumun varlığını veya kalitesini anlamak için nabız kontrolü yapılmaz. Solunum için “Bak-Dinle-Hisset” yöntemi kullanılır. Nabız, solunum kontrolünden sonra dolaşımı değerlendirmek için bakılan bir bulgudur.
- d) Kişi yanağınla nefesi hissetmeye çalışır: Bu ifade **doğrudur**. “Bak-Dinle-Hisset” yönteminin “Hisset” aşamasını oluşturur. Yanağı hastanın ağız ve burnuna yakın tutarak nefes akışını (soluğun sıcaklığını veya nemini) hissetmeye çalışılır.
Özetle, solunumun değerlendirilmesi için doğrudan solunum hareketleri, sesleri ve hava akışı aranır. Nabız kontrolü ise dolaşım sisteminin değerlendirilmesi için yapılır.
6. Aşağıdakilerden hangisi ilkyardımın öncelikli amaçları arasında yer alır?
a) Yaşamsal fonksiyonların sürdürmesi sağlamak
b) H/Y yı en iyi hastaneye götürmek
c) H/Y nn yakınlarına haber vermek
d) H/Y ya ilaç temin etmek
CEVABI GÖR
Doğru Cevap: a) Yaşamsal fonksiyonların sürdürmesini sağlamak
Açıklama: İlkyardımın Temel Amaçları
İlkyardım, olay yerinde, sağlık profesyonelleri gelene kadar yapılan acil ve geçici müdahalelerdir. En temel ve öncelikli amacı, kişinin hayatta kalmasını sağlamak ve durumunun kötüleşmesini engellemektir.
- a) Yaşamsal fonksiyonların sürdürmesini sağlamak: Bu ifade **doğrudur**. İlkyardımın birincil amacı, solunumun devamlılığını sağlamak, kan dolaşımını sürdürmek ve kanamaları durdurarak kişinin hayati fonksiyonlarının devam etmesini temin etmektir. Bu, hava yolu açıklığı sağlama, suni solunum ve kalp masajı gibi uygulamaları içerir.
- b) H/Y’yi en iyi hastaneye götürmek: Bu ifade **yanlıştır**. İlkyardımcının görevi hastayı taşımak veya hastane seçimi yapmak değildir. Bu, ambulans ve acil sağlık ekiplerinin (profesyonel tıbbi yardım) görevidir. İlkyardımcı, 112’yi arayarak profesyonel yardımın gelmesini sağlamalıdır.
- c) H/Y’nin yakınlarına haber vermek: Bu ifade **yanlıştır**. Yakınlara haber vermek, ilk yardımın acil amaçları arasında yer almaz. Bu, daha sonra, sağlık kuruluşuna ulaşıldığında veya duruma göre emniyet birimleri tarafından yapılabilir.
- d) H/Y’ye ilaç temin etmek: Bu ifade **yanlıştır**. İlkyardımcılar ilaç kullanma yetkisine sahip değildir. İlkyardım, ilaçsız müdahaleleri kapsar. İlaç temini ve uygulaması sağlık profesyonellerinin görevidir.
Özetle, ilkyardımın temel odak noktası, acil durumda kişinin yaşamını korumak ve hayati tehlikeleri ortadan kaldırmaktır.
7. Aşağıdakilerden hangisi , tıkanması olan zorla konuşarak yardım isteyen hastaya uygulanan ilk yardım olmalıdır?
a) Hemlich manevrası
b) Şok pozisyonu vermek
c) Koma pozisyonu vermek
d) Öksürmeye teşvik edilir
CEVABI GÖR
Doğru Cevap: d) Öksürmeye teşvik edilir
Açıklama: Tıkanmalarda İlkyardım ve Farklı Dereceler
Solunum yolu tıkanıklıkları iki ana kategoriye ayrılır: kısmi tıkanıklık ve tam tıkanıklık. Yapılacak ilk yardım, tıkanıklığın derecesine göre değişir. Soruda belirtilen “zorla konuşarak yardım isteyen” ifade, **kısmi tıkanıklığın** tipik bir belirtisidir.
- a) Heimlich manevrası: Heimlich manevrası (karın basısı), **tam tıkanıklık** durumunda, yani kişinin nefes alamadığı, konuşamadığı, öksüremediği veya morarmaya başladığı durumlarda uygulanan hayat kurtarıcı bir yöntemdir. Kısmi tıkanıklıkta uygulanmaz, çünkü kişinin kendi öksürük refleksi daha etkilidir.
- b) Şok pozisyonu vermek: Şok pozisyonu, şok durumundaki hastalar için kullanılan bir pozisyondur ve solunum yolu tıkanıklığında doğrudan bir ilk yardım müdahalesi değildir.
- c) Koma pozisyonu vermek: Koma pozisyonu, bilinci kapalı ancak solunumu olan kişilerin hava yolunu açık tutmak için verilen yan yatış pozisyonudur. Tıkanıklık durumunda uygun değildir.
- d) Öksürmeye teşvik edilir: Bu ifade **doğrudur**. Eğer kişi kısmen tıkalıysa (zorla konuşabiliyor, öksürebiliyor, nefes alabiliyorsa), bu durum genellikle kendi öksürük refleksiyle yabancı cismi dışarı atabileceği anlamına gelir. Bu nedenle, ilk yardımcı kişiyi **güçlü bir şekilde öksürmeye teşvik etmeli** ve yakından takip etmelidir. Öksürmeye devam edemezse veya durumu kötüleşirse tam tıkanıklık müdahalesine (sırta vuruşlar ve/veya Heimlich manevrası) geçilir.
Özetle, solunum yolu kısmen tıkalı olan ve hala konuşabilen veya öksürebilen bir kişiye yapılacak ilk ve en doğru müdahale, kendi doğal savunma mekanizması olan öksürüğü teşvik etmektir. Kendi öksürüğü yeterli olmazsa veya tam tıkanıklığa dönüşürse daha ileri müdahaleler uygulanır.
8. Rentek manevrası için aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
a) Rentek manevrası uygulamadan önce bilinç kontrolü yapılır
b) Rentek manevrasında hastanın omuriliğine zarar verilmemesi çok önemlidir
c) Rentek manevrasında ilkyardımcı kendi güvenliğini göz önünde tutmalıdır
d) Rentek manevrası kaza sonucunda nefes alan hastanın rahat oturması için yapılır
CEVABI GÖR
Doğru Cevap: d) Rentek manevrası kaza sonucunda nefes alan hastanın rahat oturması için yapılır
Açıklama: Rentek Manevrası ve Amacı
Rentek manevrası, özellikle trafik kazaları gibi durumlarda, yaralının omuriliğine zarar vermeden araçtan çıkarılması gereken hayati bir tekniktir. Bu manevranın amacı, hastanın güvenli bir şekilde tahliyesini sağlamak ve daha fazla yaralanmayı önlemektir; rahat oturma pozisyonu sağlamak değildir.
- a) Rentek manevrası uygulamadan önce bilinç kontrolü yapılır: Bu ifade **doğrudur**. Her ilk yardım müdahalesinde olduğu gibi, Rentek manevrasına başlamadan önce hastanın bilinç durumu hızlıca değerlendirilir. Bu, hastanın tepki verip vermediğini anlamak ve sonraki adımları belirlemek için önemlidir.
- b) Rentek manevrasında hastanın omuriliğine zarar verilmemesi çok önemlidir: Bu ifade de **doğrudur**. Rentek manevrasının temel amacı ve en kritik noktası, omurga yaralanması riskini en aza indirerek, omuriliğe zarar vermeden hastanın sıkışık olduğu yerden çıkarılmasıdır. Yanlış taşıma, kalıcı felce neden olabilir.
- c) Rentek manevrasında ilkyardımcı kendi güvenliğini göz önünde tutmalıdır: Bu ifade de **doğrudur**. İlkyardımda her zaman öncelik, ilkyardımcının kendi güvenliğidir. Kaza yerinde patlama, yangın, trafik gibi riskler varsa, ilkyardımcı önce kendi güvenliğini sağlamalıdır.
- d) Rentek manevrası kaza sonucunda nefes alan hastanın rahat oturması için yapılır: Bu ifade **yanlıştır**. Rentek manevrası, genellikle nefes almayan veya bilinci kapalı olan ve bulunduğu yerden (özellikle araçtan) acilen çıkarılması gereken, omurga yaralanması riski taşıyan hastalar için uygulanır. Amacı, hastanın rahat oturmasını sağlamak değil, omuriliğe zarar vermeden güvenli tahliye etmektir. Nefes alan ve bilinci açık bir hastanın rahat oturması için farklı pozisyonlar verilebilir, ancak bu Rentek manevrası değildir.
Özetle, Rentek manevrası, omurga korumasını ön planda tutarak, sıkışık ve tehlikeli bir ortamdan acilen hasta tahliyesini sağlayan özel bir ilk yardım tekniğidir. Rahat oturtma gibi amaçlar taşımaz.
9. Aşağıdakilerden hangisi havale sebebi değildir?
a) Kafa travmalarına bağlı beyin travması
b) Üşüme
c) Beyin enfeksiyonları
d) Yüksek ateş
CEVABI GÖR
Doğru Cevap: b) Üşüme
Açıklama: Havale Nedenleri ve Beyin Aktivitesi
Havale (konvülsiyon veya nöbet), beynin elektriksel aktivitesindeki ani ve anormal bozukluklar sonucu ortaya çıkan istemsiz kasılmalar, titremeler ve bilinç değişiklikleridir. Genellikle beyni etkileyen bir durumdan kaynaklanır.
- a) Kafa travmalarına bağlı beyin travması: Bu ifade **doğrudur**. Kafa travmaları sonucunda oluşan beyin hasarı veya kanamalar, beyin hücrelerinin anormal elektriksel aktivite göstermesine ve havaleye yol açabilir.
- b) Üşüme: Bu ifade **yanlıştır**. Üşüme, vücut ısısının düşmesi sonucu hissedilen bir durumdur ve titremeye neden olabilir. Ancak, bu titreme havale (nöbet) değildir. Havale, merkezi sinir sistemindeki düzensiz elektriksel aktivite ile ilgiliyken, üşümedeki titreme vücudun ısınma mekanizmasıdır.
- c) Beyin enfeksiyonları: Bu ifade de **doğrudur**. Menenjit (beyin zarı iltihabı) veya ensefalit (beyin iltihabı) gibi beyin enfeksiyonları, beynin normal fonksiyonlarını bozarak havalelere neden olabilir.
- d) Yüksek ateş: Bu ifade de **doğrudur**. Özellikle bebek ve küçük çocuklarda görülen ateşli havaleler, vücut ısısının hızla yükselmesine bağlı olarak ortaya çıkabilen bir havale türüdür.
Özetle, havaleler genellikle beyni doğrudan etkileyen travma, enfeksiyon veya metabolik dengesizlikler gibi ciddi durumlarla ilişkilidir. Üşüme ise havale nedeni değildir.
0. Eklem yüzeyinin bir anlık ayrılmasına ne denir?
a) Kırık
b) Çıkık
c) Burkulma
d) Kırık
CEVABI GÖR
Doğru Cevap: c) Burkulma
Açıklama: Eklem Yaralanmaları Terminolojisi
Eklem yaralanmaları, genellikle üç ana terimle ifade edilir ve her birinin farklı bir anlamı vardır:
- a) Kırık: Bir kemiğin bütünlüğünün bozulması, yani kemiğin çatlaması veya tamamen ayrılması durumudur. “Kırık” şıkkı iki kez yazılmış ancak ikisi de aynı anlama gelir.
- b) Çıkık: Bir eklemi oluşturan kemiklerin eklem yüzeylerinin **kalıcı olarak** birbirinden ayrılmasıdır. Yani kemikler, normal pozisyonlarından tamamen uzaklaşır ve kendiliğinden yerine gelmez.
- c) Burkulma: Bu ifade **doğrudur**. Burkulma (distorsiyon), eklem bağlarının aşırı gerilmesi veya yırtılması sonucu eklem yüzeylerinin **bir anlık** (geçici olarak) ayrılıp tekrar yerine gelmesidir. Genellikle ağrı, şişlik ve morarmaya neden olur.
Soruda bahsedilen “bir anlık ayrılma”, **burkulma** tanımına tam olarak uymaktadır. Çıkıkta ayrılma kalıcıdır ve kendiliğinden düzelmez.